2 Mart 2012 Cuma

Kız Kulesi'ne Âşık Bir Galata..


Yıl 1384... Cenevizlilerin, şehr-i İstanbul'da varlığını sürdürdüğü yıllar. Galata Surları'nın en yüksek noktasına bir kule inşa edilmeye başlanır. Surun adıyla özdeşleşmesi gerektiği düşüncesinden mi, yoksa inşa edilen yapıyı tanımlayan en güzel adın bu olduğuna kanaat getirilmesinden mi bilinmez, kuleye Galata adı verilir. Aradan yıllar geçer. Sultan Mehmed, kendisine "Fatih" unvanını kazandıran fethi gerçekleştirir; tüm kentin olduğu gibi Galata Kulesi'nin de kaderini değiştiren bir fetihtir bu. Önce Kasımpaşa Tersanesi'nde çalışan savaş tutsaklarının barınağı işlevini görür, ardından çeşitli tarihlerde gözlem evi olarak kullanılır. Hazarfen Ahmet Çelebi'nin tahtadan yaptığı kartal kanatlarıyla kuleden Üsküdar'a uçması, hem ülkemizin ve dünyanın hem de Galata'nın tarihinde özel bir yer tutar. Tarihçesi bu kadar eskilere dayanan kulenin başından hep iyi şeyler geçmez elbette. III. Selim döneminde çıkan yangında büyük hasar alır, 1831 yılında yine yangın mağduru olur. 44 yıl sonra çıkan bir fırtınada ise konik tepesini kaybeder. Atlattığı badirelerden sonra çeşitli tarihlerde yapılan restorasyonlarla günümüze kadar gelir. En büyük restorasyon 1967'de, dönemin Belediye Başkanı Haşim İşcan tarafından gerçekleştirilir ve bundan sonra kulenin üst katı lokanta ve lokal olarak kullanılmak üzere kiraya verilir. Galata Kulesi'nin başından bu kadar çok olay geçmesi akıllara kendisiyle ilgili bir söylentiyi de getiriyor. Rivayete göre Galata, Kız Kulesi'ne âşıktır. Yapıldığı ilk günden itibaren, sevdasını haykırır durur. Zamanla kentteki binaların katları da fazlalaşır, sayıları da. Galata, eskisi kadar rahat göremez sevdalısı olduğu Kız Kulesi'ni. Onu görebilmek amacıyla, boyunu uzatır durur. Ve zamanla kentin en uzun yapısı haline gelir.



MusicPlaylist
Music Playlist at MixPod.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.